7 Temmuz 2025
2026'ya doğru ilerlerken, uluslararası ticaretin dinamikleri önemli ölçüde değişiyor. Bu yol haritası, şirketlerin önümüzdeki 12 ayda küresel pazarlarda büyümeleri ve pazarlarını çeşitlendirebilmeleri için gerekli adımları sunuyor.

Özet

  • Ticaretteki dalgalanmalara karşı çeviklik ve dayanıklılık şart: Talep, gümrük tarifeleri ve döviz kuru risklerindeki hızlı değişimlere karşı ihracatçıların çevik planlama, operasyonel verimlilik ve esnek tedarik zincirlerine öncelik vermesi gerekiyor.
  • Çeşitlendirme artık bir seçenek değil, gereklilik: Şirketlerin üçte biri yeni ihracat ve tedarik pazarları bulmuş durumda; neredeyse üçte ikisi ise bunu planlıyor. Rekabetçi kalmak isteyen ihracatçılar, tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmalı ve tek bir pazara bağımlılığı azaltmak için yeni ticaret pazarlarını değerlendirmelidir.
  • Likidite ve finansman stratejilerini güçlendirin: Artan tahsil edememe riskleri ve uzayan ödeme vadeleri nakit akışını zorluyor. Şirketlerin ödeme koşullarını yeniden gözden geçirmesi, alacak sigortası temin etmesi ve finansman kaynaklarını çeşitlendirmesi gerekiyor.

 

Şirketlerin geleceği kontrol etmelerine yardım ediyoruz. İşinizi, ticari istihbaratımızın gücüyle karlı bir şekilde büyütebilirsiniz.

Uluslararası ticaretin görünümü hızla değişiyor. ABD’de Trump yönetimi, 2 Nisan 2025’te “karşılıklı tarifeler” adı altında, ABD ithalatlarına yönelik gümrük vergilerini artırarak dünya genelinde birçok endüstri ve önemli ticaret ortağı için kapsamlı yeni ticaret kısıtlamaları getirdi. “Kurtuluş Günü” olarak adlandırılan bu tarih, ABD ticaret politikasında tarihi bir kırılma anı oldu – ABD-Çin ticaret gerilimini yeniden alevlendirdi, tedarik zincirlerini sarstı ve küresel pazarlara yeni bir dalgalanma getirdi.

Son aylarda ABD bazı ülkelerle, Çin dahil olmak üzere, anlaşmalara vararak bir miktar geri adım atmış olsa da, tarife ortamı hâlâ oldukça belirsiz. Allianz Trade Küresel Anket 2025, dokuz büyük ekonomiden yaklaşık 4.500 şirketin görüşlerini toplayarak “Kurtuluş Günü”nün uluslararası ticaret üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Bulgular çarpıcı: İhracatçılar arasındaki güven ciddi oranda azalmış durumda. Araştırmaya göre, önümüzdeki 12 ayda ihracatlarının artmasını bekleyen şirketlerin oranı %50’nin altına düştü – bu oran “Kurtuluş Günü” öncesinde %80’di.

Ancak bu çalkantılı ortamda fırsatlar da var. ABD, uluslararası ticaret kurallarını yeniden yazarken, bazı şirketler bu değişime uyum sağlamak için stratejilerini yeniden şekillendiriyor. Bu belirsizlik ortamında yolunu çizmek isteyen firmalar için önemli trendleri, riskleri ve dikkat edilmesi gereken alanları öne çıkaran stratejik bir yol haritası hazırladık.

Allianz Trade araştırmasına göre, ihracatçıların %42’si önümüzdeki 12 ayda cirolarının %2 ile %10 arasında düşmesini bekliyor. Bu oran, “Kurtuluş Günü” öncesinde ciro düşüşü bekleyen ihracatçıların %5 gibi küçük bir kesim olmasıyla kıyaslandığında keskin bir değişimi ifade ediyor.

Bu daralmaya neden olan en büyük etkenlerden biri, ABD ithalat vergilerindeki artış ve buna bağlı olarak küresel iş dünyasında düşen güven. Bu duruma karşı şirketler, özellikle ABD ticaret politikasına hassas sektörlerde (makine, otomotiv vb.) daha temkinli satış ve talep projeksiyonları yapmalı. Daha çevik planlama yapıları, değişken talep, tarife ve döviz kuru hareketlerine karşı rekabetçi kalmak için kritik olabilir.

Artan gümrük vergileri ve döviz kurlarındaki oynaklık, şirketleri faaliyetlerini nerede ve nasıl yürüttüklerini yeniden değerlendirmeye zorluyor. Araştırmaya göre, şirketlerin %27’si üretimi geçici olarak durdurmaya, %32’si ise ithalatı durdurmaya veya yurtdışı üretimi askıya almaya hazır.

Bölgesel bazda stratejiler farklılaşıyor: Almanya’daki firmaların %45’i operasyonel verimliliği artırmak için maliyet kesintilerine yönelirken, Çin’deki firmaların %77’si yeni iş alanları ve stratejik yatırımlar yoluyla çeşitlendirme stratejilerini tercih ediyor.

Şirketler düzenli operasyonel denetimler yaparak verimsizlikleri tespit etmeli ve maliyet tasarrufu sağlayacak adımlar atmalı. Otomasyona yatırım yapmak, özellikle üretim gibi iş gücüne bağımlı sektörlerde süreçleri verimli hale getirebilir. Ayrıca, nearshoring-yakından tedarik etme” gibi tedarik zinciri stratejileri ile daha kısa ve sağlam ağlar kurmak da riski azaltır.

Küresel ticaretteki belirsizlikler arttıkça, ödeme zorlukları da derinleşiyor. Araştırmaya göre ihracatçıların yarısından fazlası uzayan ödeme vadeleriyle karşı karşıya; bu gecikmelerin yarısı 7 günü aşıyor.

Büyük ölçekli firmalar daha uzun gecikmelerle karşılaşıyor: 5 milyar EUR üzeri ciroya sahip firmaların %26’sı, 70 günün üzerinde ödeme vadeleriyle karşı karşıya – bu oran genel firmalarda %18.

Finansman tercihleri değişiyor. Ödeme vadelerine dayalı finansman azalırken, şirketler daha çok iç nakit akışı ya da banka kredilerine yöneliyor. Araştırmaya göre “Kurtuluş Günü” öncesi bile yalnızca %14’ü ödeme vadelerini ana finansman aracı olarak görüyordu. Bu oran, iç nakit akışı için %21, banka kredileri için %18.

Bu ortamda şirketlerin likiditeyi korumak adına adımlar atması gerekiyor. Kısa vadede ödeme koşullarını yeniden müzakere etmek ve alacak sigortası ile tahsilat güvenliğini artırmak önemlidir. Uzun vadede ise nakit akışı projeksiyonlarını iyileştirmek ve finansman kaynaklarını çeşitlendirmek daha sağlam bir yapı kurmanızı sağlar. Ticari Alacak Sigortası, iflas riskini azaltarak büyüme fırsatlarını da önünüze çıkarabilir.

Gümrük vergileri sürekli değişiyor. Örneğin, ABD’nin Çin ithalatına uyguladığı efektif tarife oranı, Mayıs 2025’te yapılan ikili anlaşma sonrası %103’ten %39’a indi – ancak bu hâlâ Trump’ın ikinci dönem öncesine kıyasla %26 puan daha yüksek.

Bu ortamda şirketler, maliyetleri kontrol altında tutmak için ithalatlarını öne çekiyor "frontloading-önden yükleme" veya alternatif nakliye güzergâhları arıyor. ABD’deki şirketlerin %79’u tarifeler yürürlüğe girmeden Çin’den ithalatı öne çekti. %25’i ise bunu daha erken, Kasım 2024’teki başkanlık seçimlerinden önce yaptı.

Firmalar, tüm gümrük ve lojistik sorumluluğun satıcıya ait olduğu 'Delivered Duty Paid (DDP)' teslim şekline yönelmektedir. Bu modelde, ürün alıcının ülkesine ulaştığında tüm vergiler ödenmiş ve teslimat süreçleri tamamlanmış olur. Bununla birlikte, şirketlerin %59’u döviz kuru dalgalanmalarına karşı korunmak amacıyla sözleşmelerine fiyat uyarlama (pricing adjustment) maddeleri eklediklerini belirtmektedir.

Tarife risklerinden korunmak isteyen şirketler; ithalat öne çekme, güzergâh değiştirme ve fiyatlandırma ayarlamalarını kapsayan çok katmanlı tedarik zinciri stratejileri geliştirmeli. Senaryo planlaması ve stres testleriyle yeni düzenlemelerin maliyet etkileri öngörülebilir.

ABD ve Çin ekonomilerinin birbirinden ayrışmasıyla küresel ticaret akışları yeniden şekilleniyor. Araştırmaya göre şirketlerin üçte biri yeni ihracat ve tedarik pazarları arayışına girmiş durumda; yaklaşık üçte ikisi ise bu yönde plan yapıyor.

ABD’li şirketler daha çok Batı Avrupa ve Güney Amerika’ya yönelirken, Çinli ihracatçılar ABD pazarından geri çekilerek Avrupa ve Güneydoğu Asya ile ticari bağlarını güçlendirme yoluna gidiyor. Bu bölgeler, küresel ihracatçılar için yükselen fırsat alanları olarak öne çıkıyor.

2026’da küresel ölçekte büyümek isteyen şirketler, büyük bir belirsizlikle karşı karşıya. Allianz Trade Küresel Anket 2025’in sonuçları, uluslararası ticaretin dalgalı bir dönemden geçtiğini ortaya koyuyor. Ancak fırsatlar hâlâ mevcut ve önümüzdeki yılın kazananları, stratejik plan yapan, değişen koşullara hızla uyum sağlayan ve çeşitliliğe önem veren şirketler olacak. Tepkisel değil proaktif davranarak, tarife dalgalanmalarına karşı sağlam bir stratejiyle ilerlemek, bu dönemi avantaja çevirebilir.
Allianz Trade'in en yeni içeriklerini, alacak ve risk yönetimine yönelik ipucu derlemelerini, ekonomik araştırmalarını Ticaret Hattı'na abone olarak takip edebilir, güncellemeleri mail olarak alabilirsiniz.
Şirketler şüpheli alacak riski olmadan uluslararası ticaret ağlarını nasıl güvenle genişletebilir? Şirketler ihracatlarını büyütmeyi hedefleseler de uluslararası müşteriler edinmenin getireceği risklere karşı kendilerini korumaları gerekiyor. İşte, alacak sigortası gerekli öngörüyü sağlıyor. 
allianz trade yurtiçi ve ihracat alacak yönetimi

Allianz Trade olarak ticari alacak sigortasında dünya lideri ve kefalet sigortasında önde gelen iş ortağıyız. Ticari istihbarat gücümüzle, şirketlerin ticari ve kredi risklerini bugünden öngörerek nakit akışlarını koruyor ve sürdürülebilir şekilde, güvenle ticaret yapmalarını sağlıyoruz. Dünya genelinde farklı sektörlerden gelen şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için sigorta, teminat ve garanti gibi çeşitli finansal ürünler ve hizmetler sunuyoruz. Şirketlerin bir yandan güvenle ticaret yaparken bir yandan da yeni pazarlara açılmalarında onlara rehberlik ediyor, yol gösterici oluyoruz. Bu iş ortaklığı sayesinde, firmalar kredibilite değerlendirmesi başta olmak üzere; fatura ödenmeme riskinin bertaraf edilmesi, olası hasar durumlarında tahsilat ve yasal takip süreçleri gibi hizmetlerimizden yararlanabiliyor.

Küresel ticarette güven duyulan bir şirket olarak, işletmelere ve ülke ekonomisine  sürdürülebilir bir büyüme sağlama konusunda kritik bir rol üstleniyoruz. Allianz Trade olarak alacak tahsilatı konusundaki yetkinliğimiz, hizmet ağımız ve ticari alacak sigortası sayesinde  şirketlerin ticaret yaptıkları her alanda bir adım önde olmalarını sağlıyoruz. 83 milyondan fazla şirketin finansal takibini gerçekleştiriyor, 70 binden fazla müşterilerimizden gelen günlük 22 bin limit talebine cevap veriyoruz. Risk Veri Tabanı ve teknolojik altyapımızla desteklenen güçlü erken uyarı sistemimiz sayesinde detaylı bir risk yönetimi sunuyoruz.  Şirketlerin ticaret yapacakları potansiyel müşterilerinin risk analizini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirirken, sigortalanmış faturalarla kesintisiz, istikrarlı nakit akışı sağlıyoruz.