04 Eylül 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

Türkiye: Resesyonda dip geçildi

2019 yılı ilk çeyreğinde yüzde 1,6 olan mevsimsellikten arındırılmış reel GSYH büyümesi ikinci çeyrekte yüzde 1,2’ye geriledi. 2018 yılının son iki çeyreğinde de GSYH’de daralma yaşanmıştı. Yıllık bazda bakıldığında 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 2,8 olan küçülme 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,4, ikinci çeyreğinde ise yüzde 1,5 oldu. Bu beklenenden biraz daha iyi. Yıllık bazda yüzde 1,1 daralan tüketici harcamaları, yüzde 22,8 azalan sabit yatırımlar, ikinci çeyrekte de büyümeyi aşağı çekmeye devam etti. Bunda; ikinci çeyrekte TL’nin dolar karşısındaki yüzde 34 değer kaybı ve bunun finansal piyasalarda yarattığı çalkantı etkili oldu. Yurtiçi talepteki daralmaya paralel olarak ithalat ikinci çeyrekte yıllık yüzde 16,9 küçülürken TL’nin keskin değer kaybıyla şirketlerin elde ettiği rekabet gücü ihracatın yüzde 8,1 artmasına yardımcı oldu. İlk çeyrekte seçim öncesi hızlanan ve yıllık yüzde 6,6 artan kamu harcamaları beklendiği gibi ikinci çeyrekte yavaşlayarak yüzde 3,3’e geriledi. Aynı dönemde; perakende satışlar, sanayi üretimi ve imalat sanayii PM Endeksleri gibi öncü göstergelerin hepsi resesyonda dibin görüldüğüne işaret etti. 2019 yılı genelinde GSYH’nin yüzde 0,2 küçülmesini ve 2020’de yaklaşık yüzde 2,3 artmasını bekliyoruz. Kur riski hâlen masadan kalkmış değil. 2019 yılının başından 14 Ağustos’a kadar olan dönemde dolar karşısında sadece yüzde 3,6 değer kaybeden TL, küresel ticari gerginlikler ve yeniden yüzeye çıkan Arjantin kriziyle karşı karşıya kalınca tek başına Ağustos ayının ikinci yarısında yüzde 5,7 değer kaybetti.      

Yunanistan: İkinci çeyrekte en hızlı büyüyen Euro Bölgesi ülkesi

2019 yılının ikinci çeyreğinde Yunanistan yüzde 0,8 ile Euro Bölgesi’nde en hızlı büyüyen ülke oldu. Yunanistan ilk çeyrekte yüzde 0,2 büyümüştü. Büyümenin ana sürükleyicileri; dış talep (ihracat çeyreklik bazda yüzde 3,3 arttı, ithalat yüzde 0,8 daraldı) ve kamu tüketim harcamalarındaki güçlü artış (çeyreklik bazda yüzde 4,3) oldu. Aynı dönemde; yatırım harcamalarında yüzde 5,5, özel tüketim harcamalarında ise yüzde 0,4’lük düşüş yaşandı. Önümüzdeki dönemde; Euro Bölgesi’nin büyümesinde ciddi bir artış öngörülmediğinden ve küresel ticari belirsizliklerin de kısa vadede ortadan kalkması beklenmediğinden ülkenin ihracatı da yatay seyredebilir. Ama güçlenen yurtiçi talebin bunu telafi etmesi bekleniyor. Sonuç olarak, 2019 yılı genel seçimlerinde Yeni Demokrasi Partisi’nin zaferinden sonra ekonomik beklentilerde belirgin bir iyileşme oldu. Ağustos ayında tüketici güven endeksi 19 yıllık rekor bir seviyeye ulaştı. 2019 yılı genelinde büyümenin yüzde 1,6 olacağı varsayımımızı koruyoruz.     

Güney Afrika: Resesyon da yok bedava yemek de…

Güney Afrika ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 0,8’lik bir büyümeyle resesyondan kaçınmış olsa da GSYH’sini 2018 yılının üçüncü çeyreğinin üzerine taşıyamadı. İkinci çeyrekteki büyüme, aslen yılın ilk çeyreğinde kötü performans gösteren sektörlerdeki toparlanma sayesinde gerçekleşti. İlk çeyrekte elektrik kesintilerinden etkilenen ve yüzde 0,1 azalan hane halkı harcamaları ikinci çeyrekte yüzde 0,7 artarak toparlandı. İkinci çeyrekte toparlanma gösteren sektörler arasında, önceki üç çeyrek boyunca daralan madencilik de yer aldı.

Önümüzdeki aylarda Güney Afrika’nın ekonomik büyümesinde volatil bir seyir ve ortalama olarak çok zayıf kalmasını bekliyoruz. 2019 yılı genelinde yüzde 0,5 olmasını beklediğimiz büyüme nüfus artışına yetişemeyecek ve ikinci çeyrekte yüzde 29’a ulaşan işsizlik  sorununu değiştirmeye yeterli olmayacaktır. Düşük büyüme ve KOBİ’lerin borç problemleri yüzünden kamu finansmanı baskı altında kalmaya devam edecektir. Bütçe açığının 2019 yılında GSYH’nin yüzde 5’ine çıkması bekleniyor. Bu da ZAR üzerinde baskı yaratacaktır. Resesyon riski ise daha uzun bir süre devam edecek gibi görünüyor.     

Gelişmekte olan piyasalar: Dışa açıklık; nimet lanete mi dönüşüyor?

Gelişmekte olan piyasalar (GoP) imalat sanayii faaliyetlerinde en son daralma yaşadıkları 2016 yılında dışa açık ekonomiler bu durumdan çok da etkilenmemişti. Ama bu kez başı en çok dertte olanlarlar dışa açık ekonomiler gibi duruyor. Kendi oluşturduğumuz GoP toplam imalat sanayii PM Endeksi Ağustos ayında 49,6 puanla üst üste dördüncü kez “daralma alanı”nda (50 puanın altı) kalmaya devam etti. Spesifik olarak bakıldığında “açık ekonomiler” endeksimiz üst üste 12. ay daralma alanında kalmış oldu. Aynı dönemde “kapalı ekonomiler”in (ihracat/GSYH oranı düşük ekonomiler) PM endeksi ise 50 seviyesinin altına hiç düşmedi. ABD ve Çin arasındaki korumacı çekişmenin açık ekonomileri diğerlerine göre daha fazla etkilediği çok net. Otomotiv ve elektronik eşya sektörlerinde yaşanan zorluklar da sektörün tedarik zincirlerine dahil olan ülkeler için bunun tuzu biberi oldu . Doğu Avrupa, Almanya’nın otomotiv tedarik zincirinde önemli yer tutuyor, Doğu Asya ise elektronik ve petrokimya sektörlerindeki gelişmelerden çok etkileniyor. Hong Kong’da PM Endeksi’nin Ağustos ayında çok keskin bir düşüşle 40,8 puana gerilemesi (ki bu 2008 yılındaki rakama artık çok yakın) resesyonun genele yayılma riskinin arttığına işaret ediyor.          

Mercekteki Ülkeler

Brezilya: Resesyon yok ama büyüme ancak 2020’de hızlanır

Brezilya’da yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 0,1 daralan reel GSYH ikinci çeyrekte ise beklentilerimize paralel olarak yüzde 0,4 büyüdü (yıllık bazda +%1). Ülke ilk çeyrekte yüzde 1,2 daralan yatırımların ikinci çeyrekte yüzde 3,2 artmasıyla resesyondan kaçınmış oldu. Ancak, yatırımlar hâlen reel bazda GSYH’nin yüzde 16,1’ini oluşturuyor. Yani 2016 yılı başlarındaki seviyelerine yakın ve 2013 yılındaki yüzde 21’lik zirvesinin çok altında seyrediyor. Hükümet; kamu tasarruflarını artırmak için kemer sıktığı, bütçe açığını düşürmeye çalıştığı ve kamu borcu-GSYH oranını istikrara kavuşturmaya çabaladığı için kamu harcamalarında çeyreklik bazda yüzde 1’lik bir düşüş görüldü (yıllık bazda düşüş yüzde 0,7). Buna rağmen toplam ulusal tasarruf oranı geriledi. Son iki senedir yüzde 1,1 büyüyen reel GSYH’nin bu sene yüzde 1 artmasını bekliyoruz. Çünkü işsizlik oranı yüzde 12’de ve kapasite kullanım oranı ortalaması ortalamanın altında. Emeklilik reformu (her ne kadar sulandırılmış olsa da) ve ilk özelleştirmelerin meyvelerini vermeye başlamasıyla iş çevreleri ve tüketicilerin beklentileri iyileşecek. Böylece büyüme 2020 yılında makul de olsa hızlanmaya başlayacaktır.     

Euro Bölgesi: İmalat sektöründe resesyon 2019 yılının ikinci yarısında da devam edecek

Euro Bölgesi’nde 2019 yılı başından beri üretime yönelik olumsuz beklentilere sahip sanayiciler ağırlığı oluşturuyor. Ama bu durum Ağustos ayında hafif bir iyileşme gösterdi. İhracata yönelik siparişlerde düşüş bekleyen şirket sayısı Ağustos ayında biraz daha azdı –yine de toplamda düşüş bekleyenler çoğunluğu oluşturuyordu. Talebin canlı olmaması ve küresel belirsizliklerin devam etmesi şirket stoklarının “her zamankine göre daha yüksek” seviyelerde kalmasına neden oluyor. Hizmetler sektörü bu bakımdan farklılık sergilemeye devam ediyor ki bu sektörde faaliyet gösteren şirketler çok daha iyimser. Ancak, burada da beklentiler ortalamada biraz daha kötüleşti ve Temmuz 2015’ten beri ilk kez yüzde 10’un altına indi. Tüketicilerin önümüzdeki 12 ay için finansal durum beklentilerinde Ağustos ayında bir iyileşme oldu ve tasarruf eğilimlerinde de azalma yaşandı. Tüketicilerin; hizmet ve inşaat sektörlerini ayakta tutmaya devam etmesini bekliyoruz ama 2019 yılı başından beri küresel mal ticaretinde daralma yaşanmasından dolayı imalat sanayii sektörü resesyonda kalmaya devam edecektir.      

Nijerya: Para politikasını gevşetmeli mi gevşetmemeli mi?

Nijerya’da yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2 artan GSYH büyümesi bir kez daha hayal kırıklığı yaşattı ve 17. çeyrekte de nüfus büyümesinin altında kaldı. Bu kadar uzun süredir devam eden düşük büyüme Nijerya’nın 2015 yılında büyümesini aniden kesen petrol fiyatı şokundan sonra aslında hiç tamamen toparlanamadığı anlamına geliyor. Bu düşük büyüme, aynı zamanda, ikinci çeyrekte rahatlatılan kredi kontrollerinin kredileri canlandırıcı etkisinin de beklenen kadar olmadığını ve para politikasının daha fazla gevşetilebileceğini gösteriyor. Ancak, para politikasında gevşemeye gidilse de bunun yansımaları sınırlı kalacaktır. Tarım sektörünün çok az gelişmiş olması ekonominin temel zayıflıklarından biri ve çobanlarla çiftçiler arasında yinelenen zıtlaşmalar kaçırılan potansiyelin ne kadar derin olduğunu ortaya koyuyor. Bu da, Nijerya’nın gıda ithalatına devam edeceği anlamına geliyor. Diğer bir zayıflık ise ülkenin ihraç ettiği ham petrolü yurtdışında rafine ettirmesi. Ayrıca, altyapı yatırımları da kentselleşmeye ayak uyduramıyor. Sonuç olarak, büyümenin 2019 ve 2020 yıllarında yine sınırlı kalmasını ve sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 1,5 olmasını bekliyoruz.            

Hindistan: Beklenmedik keskin yavaşlama

Hindistan’da ikinci çeyrek reel GSYH büyümesi yıllık yüzde 5 ile son altı yılın en düşük seviyesine geriledi. Bunda; imalat sanayi sektöründeki yavaşlama (artış yüzde 0,2) ve tarım üretiminin çok canlı olmaması (yüzde 2) etkili oldu. Talep tarafında yavaşlamanın genele yayıldığı görüldü. İlk çeyrekte yüzde 7,2 olan özel tüketim harcamalarındaki artış yıllık yüzde 3,1’e gerilerken, kamu harcamalarının büyümesi de yüzde 13,1’den yüzde 8,8’e düştü. İlk çeyrekte yüzde 10,6 olan reel mal ve hizmet ihracatındaki artış ise yüzde 5,7’ye geriledi. Nominal olarak bakıldığında ilk çeyrekte yıllık yüzde 6,7 artan mal ihracatı ikinci çeyrekte yüzde 1,7 azaldı. Önümüzdeki döneme bakıldığında; 2019-2020 mali yılı bütçesi (Nisan’dan Mart’a) ve GSYH’nin neredeyse yüzde 70’ine ulaşan yüksek kamu borcu ekonomiyi canlandırmak için mali önlemlere çok olanak vermiyor. Ancak, mevcut enflasyonun düşük olması (Temmuz ayında yıllık yüzde 3,1) ekonomik faaliyetleri canlandırmak için faiz indirimlerine izin veriyor ve sene başından beri 4 kere indirime gidildi. Fakat böyle bir durumda yerel paranın değer kaybetmesi aşağı yönlü bir risk oluşturacaktır. 2019-2020 mali yılı için GSYH büyümesi tahminimizi aşağı yönde revize ederek yüzde 5,3’e çekiyoruz.

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Euler Hermes SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Euler Hermes tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Euler Hermes hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Euler Hermes Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Euler Hermes SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir. 

BİZİ TAKİP EDİN