16 Ekim 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

Manşetlerde

ABD-Çin mini anlaşması: Ticari politikalara yönelik oynaklık devam edecek

ABD ve Çin arasında “mini-anlaşma” olarak anılan anlaşma ne yazık ki küresel ekonomik konjonktürü çok da etkileyecek bir şey değil. AB otomotiv ithalatına getirilecek yüzde 10’luk vergiler ve Çin’den ithal edilen mallara 15 Aralık’ta getirilecek yeni vergiler de dikkate alındığında ABD’nin uyguladığı gümrük vergilerinin ortalaması yıl sonunda yüzde 8,5’e çıkabilir. Halen orta derecedeki “Ticaret Savaşları” senaryomuzu varsaymaya devam ediyoruz. Politika oynaklığı ticari anlaşmalarda artık standart bir hale geleceğe benziyor ve olay gümrük vergilerinin de ötesine taşınıyor (yasaklı şirketler listesi). ABD-Çin arasında genel olarak kapsamlı bir anlaşmadan henüz çok uzağız. Görüşmelerin henüz en zor kısmı tamamlanmadı, her iki taraf da bu savaşta “ikinci evreye” geçiyor. Bu da, pazarlara erişim, IP güvenliği, Çin’in sanayi sektörüne yönelik sübvansiyonları, ABD’nin Huawei ve Çin güvenlik/gözetim şirketlerine getireceği yaptırımlar gibi adımları içeriyor. 2020 yılında gerçekleştirilecek ABD seçimlerinden önce kapsamlı bir anlaşmaya varılması ihtimali düşük. ABD’nin 17 Kasım’da ticari politikalarının odağını Avrupa’ya çevireceği senaryoya yüzde 55 olasılık veriyoruz. ABD’nin Avrupa’dan otomotiv ithalatı üzerine yüzde 10 gümrük vergisi getirilmesi durumunda AB’nin toplam ihracat kaybı yıllık 4 milyar Euro olacaktır. BU da GSYH’ye orana vurulacak olursa yıllık yaklaşık yüzdelik bazda 0,1 puanlık bir kayıp anlamına gelir.

Fransa: Ufukta sanayi sektörü resesyonu mu var?

Fransa’da imalat sanayii üretimi Ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış verilere göre bir senedir görülen en düşük seviyeye geriledi. Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre de yaklaşık yüzde 3 aşağıda kaldı. İmalat sanayii üretiminin 2019 yılı 3. çeyreğinde daralmaya gitmesi artık olası. Bu, ancak Eylül ayında üretimin yüzde 3,5 veya üzerinde gelmesiyle önlenebilir. Sanayi üretimindeki söz konusu hız kaybı; aylardır hayal kırıcı gelen güven endeksleriyle birlikte artan stoklar ve otomotiv arz zincirinin tamamında siparişlerde devamlı azalma sonrasında geldi. Otomotiv üreticileri yüzde -2,7, metal sektörü -2,8 ve plastik/kauçuk sektörü yüzde -2,1 ile 2018 yılı son çeyreğinde sanayi üretiminde görülen düşüşün benzerinin yaşandığı bu süreçte en çok olumsuz etkilenen sektörler. Hizmetler sektörü faaliyetlerinde herhangi bir zayıflık gözlenmediğinden olayın genel olarak GSYH büyüme oranını kötü etkilemesi beklenmese de 3. çeyrek GSYH büyüme oranı Temmuz ve Ağustos aylarında inşaat sektöründe de üretim, sanayi üretimindeki azalma kadar düşüş gösterdiği için oldukça zayıf gelecektir. Ayrıca, sanayi sektörü ortamında gözlenen zayıflama Avrupa genelinde sıklıkla görülüyor ve bu da uluslararası entegre üretim zincirlerinin daha düşük büyüme hızlarına maruz kaldığına işaret ediyor.

Mercekteki Ülkeler

Kanada: İşgücü piyasası sağlamlığını koruyor

Kanada işgücü piyasası Eylül ayında sadece 7 bin kişilik istihdam yaratılacağı yönündeki beklentilere karşın 53,7 bin kişilik istihdam yaratarak ekonominin geri kalanını performans olarak gölgede bırakmaya devam ediyor. İstihdamdaki artış sektörler bazına yayılmış görülse de temel artışlar son 13 yıldaki en yüksek artış olan 30 bin kişilik istihdam ile sağlık ve sosyal destek alanlarında görüldü. Diğer yandan; konaklama ve gıda hizmetleri de 23,3 bin kişilik istihdam artışıyla son altı yılın rekorunu kırdı. On eyaletin yedisinde istihdamda artış oldu. Sene başından bu yana yaratılan toplam 358 bin kişilik güçlü istihdam artışıyla ülke, 2002’den beri görülen en yüksek istihdam artışını kaydetti. Mayıs ayında yüzde 5,4 ile rekor seviyeye gerileyen işsizlik oranı yüzde 5,7’den yüzde 5,5’e düştü ama bu düşüşün kısmı bir nedeni de işgücüne katılım oranının yüzde 0,1 azalarak yüzde 65,7’ye gerilemesi oldu. Tam zamanlı çalışanlar için saatlik ücretler resesyon öncesi yüzde 2,3 olan ortalamayla karşılaştırıldığında aylık bazda yüzde 0,4 yıllık bazda ise yüzde 4,3’lük güçlü bir artış sergiledi. Hayal kırıcı olan bir gelişme çalışma saatlerindeki (aylık GSYH için önemli bir girdi) yüzde 0,3’lük düşüş oldu.

Hırvatistan: Dış baskılarla gelen yavaşlama

2019 yılının ilk yarısında ekonomik büyüme ilk çeyrekte yıllık yüzde 3,9 ile ciddi bir ivme kazandı ama ikinci çeyrekte yüzde 2,4 ile bu ivmeyi kaybetti. Hız kaybının ana nedenlerinden biri yurtdışından, özellikle de Euro Bölgesinden talepteki belirgin yavaşlamaydı. Bu durum, ilk çeyrekte yüzde 4,6 olan yıllık reel ihracat büyümesinin ikinci çeyrekte yüzde 1,3’e gerilemesine neden oldu. Büyümenin yavaşlamasına neden olan diğer bir etken de zayıf işgücü piyasası ve sıkı kredi koşulları nedeniyle ilk çeyrekte yıllık yüzde 4,3’ken 2. çeyrekte yıllık yüzde 2,7’ye gerileyen tüketici harcamalarıydı. Diğer yandan sermaye oluşumu 2019 yılının ilk yarısında büyümenin ana sürükleyicisiydi. Ancak, 2. çeyrekte sabit yatırımlardaki yavaşlama (ilk çeyrekte yıllık yüzde 11,5’ken 2. çeyrekte yüzde 8,2) ve stoklardaki artış bu ivmenin gelecek çeyreklerde kaybedilebileceğine işaret ediyor. Genel olarak bakıldığında, dış talebin özellikle de Batı Avrupa’dan gelen zayıflaması nedeniyle 2019 yılının ikinci yarısı ve 2020 yılında Hırvatistan’da ekonomik büyümenin hız kaybederek ortalamalara doğru gerilemeye devam etmesini bekliyoruz. 2019 ve 2020 yıllarında ülkenin yıllık reel GSYH büyümesinin sırasıyla yüzde 2,5 ve yüzde 2 olacağını tahmin ediyoruz.

Güney Afrika: Parkta bir yürüyüş değil

Güney Afrika’da yine, 2019 yılı ilk çeyreğinde GSYH’de çeyreklik bazda yüzde 0,8’lik keskin bir düşüşe neden olan azalan imalat sanayii üretimi ve elektrik kesintileri gibi işaretler ortaya çıkmaya başladı. İmalat sanayii PM Endeksi son iki aydır serbest düşüşteydi. Eylül ayındaki 41,6 seviyesiyle Ağustos 2009’dan beri görülen en düşük seviyeye geriledi. Gelen veriler de bu yönde ve uyumlu. İmalat sanayii üretimi son üç aydır (Ağustos’a kadar) düşüşte. Bu en son 2017’de görülen bir eğilimdi. Euro cinsinden ihraç edilen 5 milyar dolarlık son tahvile rağmen elektrikle ilgili sorunlar ciddi bir sorun oluşturmaya devam ediyor. Nakit sıkıntısı bunun ana sorunlardan biriydi ama çok çok düşük yatırımlar ve yeterli olmayan üretim kapasitesi de çözüm bekleyen dar boğazlardan bazıları. Sonuç olarak, bütçe açığı hızla kötüleşiyor. 2018 yılında GSYH’nin yüzde 4,2’siyke 2019 yılında yüzde 6,5’e çıkacak gibi. Bu durum 2019 yılında büyümenin negatife dönmesini önleyecek olsa da (+yüzde 0,5 olması bekleniyor) 2020 yılında görünüm yine kötüye gidebilir.

Singapur: L ile başlayan kelime

2. çeyrekte çeyreklik bazda negatif büyüyen Singapur GSYH’si 3. çeyrekte yüzde 0,6 gelerek ülkenin teknik olarak resesyona girmesini engelledi. Henüz bir resesyon yok ama büyümedeki ani yükseliş ve düşüş eğilimi yatay bir çizgiye dönüşmüş görünüyor. 2. çeyreğe göre (+yüzde 0,1) yıllık büyüme oranı 3. çeyrekte daha istikrarlıydı. Kamu ve özel sektör genelinde 2. çeyrekteki ciddi üretim kayıplarından sonra inşaat sektörü üretimlerindeki daralma yumuşadığı için ve bundan sonra bu alanda tekrar büyümenin başlaması öngörüldüğünden, inşaat sektörü ülkenin büyümesinde yumuşak bir inişe izin verdi. Bu da, konjonktüre karşı alınan mali tampon önlemlerinin çevrimlerin dalga boyunu küçültebileceğine işaret ediyor. Diğer yandan arz yönlü göstergeler hafif zayıf seyrediyor. İmalat sanayii PM Endeksi Eylül ayında üst üste beşinci kez 50 puan seviyesinin altında kaldı. Eylül ayında 49,1 olan elektronik ürünler sektörü PM Endeksi de 50 puanın altındaydı ve bu da hem uluslararası ticaret hem de elektronik sektörü için kısa vadede ivmenin zayıf kalmaya devam edeceğine işaret ediyor. Sonuç olarak, 2018 yılında yüzde 3,1 olan GSYH büyümesinin 2019 ve 2020 yıllarında duraksamaya girmesini ve her iki yıl için de yüzde 0,4 olmasını bekliyoruz.

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Euler Hermes SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Euler Hermes tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Euler Hermes hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Euler Hermes Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Euler Hermes SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir. 

BİZİ TAKİP EDİN