28 Kasım 2019 Haftalık İhracat Risk Raporu

Manşetlerde

Dünya Ekonomisi: Üçüncü çeyrekte sanayi sektörü resesyonu kesinleşti

Ağustos ayında sadece aylık yüzde 0,5 artan küresel mal hacmi, beklendiği gibi Eylül ayında yüzde 1,3 azaldı. Ancak, küresel ticaret 2018 yılının son çeyreğinde girdiği resesyondan 3. çeyrekte çıkmaya başlıyor gibi (çeyreklik bazda +yüzde 0,5). ABD ve Çin arasındaki ticari gerilimi bundan sonra tırmandıracak bir şey beklenmediği için en kötü kısım geride kalmış olsa bile, 2020 yılında küresel mal ve hizmet ticareti büyümesinin yüzde 1,7 ile düşük hızda kalacağını tahmin ediyoruz. Küresel talebin düşük, stokların yüksek olması nedeniyle şirketler ihracat fiyatlarını düşürmeye devam etti. Aynı dönemde, sanayi üretiminin küresel çapta yaşadığı resesyon da kesinleşmiş oldu. Söz konusu sektör 2. çeyrekte küresel çapta çeyreklik bazda hiç büyüme kaydetmezken 3. çeyrekte yüzde 0,1 küçüldü. Euro Bölgesi resesyonda kalmaya devam etti (çeyreklik bazda hem 2. çeyrek hem de 3. çeyrek için yüzde -0,8), ABD iki çeyrek üst üste daralmadan sonra çeyreklik bazda yüzde 0,4 büyüme ile resesyonun dibinden dönmeye başladı ve gelişmekte olan ülkelerde ise büyüme yatay izlemeye devam etti. Orta ve Doğu Avrupa dayanıklılık sergilemeyi sürdürürken Latin Amerika, Orta Doğu ve Afrika resesyondaydı. Asya ise keskin bir yavaşlama yaşadı. Çin’de sanayi üretimi 2. çeyrekte olduğu gibi 3. çeyrekte de çeyreklik bazda yüzde 0,5 arttı ama bu oran 2018 yılının sonundaki büyümenin ancak üçte biri kadar. Genel olarak bakıldığında, dünya çapında birçok merkez bankasının beklentilerde iyileşme sağlayıp kredi artışlarını canlandırarak küresel ekonominin 2020 yılının 2. çeyreğinde yukarı doğru manevra yapmasını desteklemek amacıyla para politikalarında daha fazla gevşemeye gitmesini bekliyoruz.        

İsviçre: İhracat dayanıklılığı 3. çeyrek GSYH büyümesini destekledi

2019 yılının üçüncü çeyreğinde İsviçre’de GSYH büyümesi çeyreklik bazda hızlanarak yüzde 0,4 oldu. 3. çeyrekte büyüme yüzde 0,3’tü. Özel tüketim harcamaları yüzde 0,2 ve inşaat yatırımları yüzde 0,2 ile çok az büyümüş olsa da kamu harcamaları yüzde 0,5 ve ekipman yatırımları yüzde 0,7 ile görece dinamikti. Ancak, 3. çeyrekteki sağlam büyüme performansının asıl sürükleyicisi ihracat oldu. Genel olarak bakıldığında İsviçre ihracat sektörünün küresel büyümedeki yavaşlama ve ticari belirsizliklerdeki artışa bağışıklığı olmasa da kimyasallar, farmasötik ürünler ve enerji ihracatı gibi iş çevrimlerine daha az duyarlı olan bazı sektörler ciddi büyüme oranları yakaladı ve İsviçre sanayisini destekledi. Ancak, 3. çeyrekte yakalanan büyümenin daha fazlasını yakalamak bundan sonra zor olacaktır çünkü 2020 yılında küresel büyüme ve ticarete yönelik olumsuzluklar devam edecek ve buna ek olarak yurtiçi talepte de özellikle tüketici kısmında artan yorgunluk işaretleri görülmeye başlandı.                    

Nijerya: Kaybolan büyümenin peşinde

Üçüncü çeyrekte ekonomik büyümede hızlanma olmadı ve yıllık büyüme yüzde 2,3 ile kişi başı gelirde neredeyse hiç artışa yer vermeyen bir oranda kaldı ve 2014 yılına kadar elde edilen yüzde 6’lık büyüme oranlarının çok altında. 3. çeyrekte son iki yılda olduğu gibi büyüme kaydedilen sadece üç sektör oldu. Tarım (Nijerya GSYH’sinin sadece yüzde 4’ünü oluşturan işlenmemiş tarımsal gıda), ham petrol (GSYH’nin sadece yüzde 0,1’ini oluşturan rafine edilmemiş petrol) ve telekomünikasyon. Kayıt dışı ekonomi bunun bir nedeni olabilir ama imalat ve inşaat sektörlerinde üretimin durma noktasında olduğu düşünülünce bunun tek başına durumu açıklamayacağı aşikâr. Geçen yaz uygulamaya konan kredi kısıtlarının gevşetilmesi henüz kredilerde bir artış sağlamadı. 2016 yılında yaşanan nakit sıkıntısı üzerinden çok zaman geçmemiş olduğundan şirketler hâlâ ciddi oranda nakit tutmayı tercih ediyor. Yeterli kaynağa sahip olmadığı için (vergilerin GSYH’ye oranı yaklaşık yüzde 5) hükümetin ekonomiyi canlandırmaya yönelik mali bir aracı yok. Tüm bunlar dikkate alındığında, ülkenin ekonomik büyümesinin dar bir bantta kalmasını ve önümüzdeki çeyreklerde yüzde 1,5 ila yüzde 2 arasında gerçekleşmesini bekliyoruz.          

Romanya: İkinci bir şans vermek

Yapılan seçimin ikinci ayağını mevcut (merkezde yer alan) Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis kazandı. Iohannis, merkez solda yer alan ve Ekim ayında hükümeti çökene kadar başbakan olan rakibi Viorica Dancila karşısında oyların neredeyse üçte ikisini almayı başardı ve önceki Sosyal Demokrat hükümetler tarafından yavaşlatılan yargı reformlarının yeniden hızlandırılacağına dair söz verdi. Dünya Bankası’nın yakın zamanda yayınlanan “Dünya Çapında Yönetişim Göstergeleri 2019” anketi: “Mevzuat Kalitesi” (209 ülke içinde 2017 yılında 62. sıradayken şimdi de 69. sıraya düşen), “Hukuk Kaidesi” (77.sıra) ve “Yolsuzluğun Kontrolü” (2017’de 90.sıradan 100.sıraya düşüş) bakımından Romanya’nın birçok zayıf noktasını ortaya koyuyor. Yine, Dünya Bankası’nın yakın zamanda yayınlanan “İş yapma kolaylığı 2020” anketine göre Romanya “İflas çözümleri” (190 ülke arasında 56. ve 100 puan üzerinden 59,1 puana sahip) bakımından diğer ülkelere göre iyi bir durumda olsa da bir önceki seneye göre düşüş yaşamış durumda (2019’da 52. Sıra, 59,9 puan). Yeniden seçilen Cumhurbaşkanı ve yeni hükümetin sözlerini tutup tutmayacağı zaman içinde görülecek.       

Mercekteki Ülkeler

ABD: Hâlâ yavaşlama ihtimali var

Son veriler 2020 yılında yavaşlamaya işaret etmeye devam ediyor. Reel kişisel harcamalar, yani ekonominin yüzde 70’ini oluşturan bölüm, Ekim ayında aylık bazda sadece yüzde 0,1 arttı ve geçen senenin aynı ayına göre yıllık büyüme hızı da yüzde 3,2’den yüzde 2,3’e düştü. Reel harcanabilir gelir son dört yılın en ciddi düşüşü ile aylık bazda yüzde 0,3 azaldı ve yıllık bazda yüzde 3,8’den yüzde 2,8’e geriledi. Öncü göstergeler endeksi, üst üste üçüncü ay düşüş sergiledi ve yıllık bazda resesyondan beri en düşük oranı gördü. Haftalık işsizlik tazminatı başvurularında azalma var ama dört haftalık veriye bakıldığında Nisan ayındaki en düşük seviyenin yüzde 9 üzerinde ve bu da, işgücü piyasasında yavaşlamaya işaret ediyor. Tüketici güveni üst üste dördüncü ayda da geriledi ve 126,5 puana çekildi. Karşılaştırmak gerekirse Temmuz ayında seviye 135,8 puandı. Şirket kârları çeyreklik bazda yüzde 1,3 artmış olsa da yıllık bazda artış sadece yüzde 0,4 oldu. Dayanıklı mallara yönelik siparişlerde aylık yüzde 0,6 artış vardı ama yıllık olarak oran yüzde -0,7’ydi. Çekirdek siparişler aylık bazda yüzde 1,2 arttı ama onun da yıllık oranı yüzde -0,8 ile negatif kaldı. GSYH hesaplamasının bir parçası olan “nakliye” son dört aydır ilk kez yüzde 0,8’lik aylık büyüme sergiledi ama yıllık olarak bakıldığında onun da büyümesi sadece yüzde 0,4 oldu.                       

Türkiye: İhracat artışları 2020’de kesilecek

Haziran 2019 itibariyle Türkiye’nin 12 aylık cari işlemler dengesi Kasım 2011’den beri ilk defa fazla vermeye başladı ve Eylül ayında fazla 5,9 milyar dolara ulaştı. Bu durum, 2018/2019 yılındaki kur krizi sonrası (TRY, USD karşısında 2018 yılında yüzde 33 değer kaybetti. 2019 yılının başından bu yana da yüzde 17 değer kaybetti) başlayan güçlü ekonomik yeniden dengelenmenin bir yansıması. 2019 yılının ilk üç çeyreğinde mal ve hizmet ihracatı yıllık olarak 10 milyar dolar arttı ve ithalat da aynı dönemde 23 milyar dolar azaldı. Ancak, söz konusu yeniden dengelenmenin etkileri seneye silikleşmeye başlayacağı için 2020 yılından yüksek seviyede bir ihracat fazlası gelmesini beklemiyoruz (sadece 0,1 milyar dolarlık artış bekliyoruz). Bunun yerine, Türk ihracatçılar yurt dışındaki talepteki azalmadan etkilenmeye başlayacak. AB ve Çin’e yapılacak ihracatta belirgin düşüşler yaşanacak, Körfez ülkelerine ihracat ise biraz artacaktır. Sektörler bazında bakıldığında ulaşım hizmetleri 2 milyar USD, makine ve teçhizat, hanehalkı ekipmanları ve kimyasallar ise her biri yaklaşık 1 milyar USD ile kaybedenlerin başında gelecek. Metal sektörü 2 milyar USD, tekstil sektörü 2 milyar USD ve enerji sektörü1 milyar USD ile 2020 yılında ihracat artışı kaydedecektir.                        

Afrika: Borç bağımlısı

Gelişmekte olan ülkeler ve sınır ülkeleri şu anda yeni bir sermaye girişi dalgasından faydalanıyor. Mayıs ve Ağustos aylarında ABD Başkan’ı Trump’ın korumacı hamleleri finansal piyasaları hırpaladığında bu ülkeler daha olumsuz şartlarla karşı karşıya kalmıştı. Genel olarak bakıldığında küresel parasal koşullar artık gevşemeye başladı ve gelişmiş ülkelerde tahvillerin çoğunun getirisi negatife döndü. 2016 yılında olduğu gibi sınır piyasalar risk iştahından faydalanıyor ve daha fazla tahvil çıkarıyor. Örneğin, Angola, spekülatif seviyedeki derecelendirmesine (B-, S&P tarafından) ve para biriminin değerindeki serbest düşüşe rağmen halihazırda zaten yeteri kadar yüksek olan borçlarına (neredeyse GSYH’sinin yüzde 100’ü), 3 milyar dolarlık yeni Eurobond’ları ekledi. Zambiya örneğinde önceden görüldüğü gibi bu tip Eurobond ihraçlarının sonradan çok ağır maliyetleri olabiliyor (şu andaki getirisi neredeyse yüzde 20). Ancak, genel olarak bakıldığında örneğin 1 milyar euroluk Eurobond ihracında bulunan Fas’ta borç sürdürülebilirliği daha iyi durumda. Yine de Afrikalı hükümetlerin, söz konusu ülkelerde   artan harcama ihtiyaçlarını karşılamak için kendi mali kaynaklarını kullanacakları finansman kanallarına daha fazla ağırlık vermeleri daha sürdürülebilir olacaktır.              

Çin: 2018 yılı GSYH’sinde yukarı yönde revizyon

Geçtiğimiz Cuma, Ulusal İstatistik Bürosu (NBS) geçen yılın nominal GSYH’sini yüzde 2,1 arttırarak 91,93 trilyon RMB (13,08 trilyon USD) olacak şekilde yukarı doğru revize etti. NBS yaptığı açıklamada artışın aslen hizmet sektörlerinden kaynaklandığı ve 2019 yılı büyüme hızı hesaplamalarını belirgin bir şekilde etkilemeyeceğini belirtti. GSYH rakamlarının revize edilmesi çok da sıra dışı bir durum değil. Ancak, bu yukarı yönlü revizyonun zamanlaması biraz ilginç. Zira bu durum gelecek sene büyümeyi agresif bir şekilde desteklemek zorunda kalacak politika karması üzerindeki baskıyı biraz hafifletebilir. Hatırlatmak gerekirse 2012 yılında Çin yönetimi, ekonominin büyüklüğünü 2010 yılından 2020 yılına iki katına çıkaracağını açıklamıştı. 2018 yılı reel GSYH’sinde de yukarı yönde bir revizyon olacağını ve 2019 yılında reel büyümenin tahmin ettiğimiz gibi yüzde 6,2 olacağını varsayarsak bu hedefin gerçekleştirilmesi için 2020 yılında Çin ekonomisinin yaklaşık yüzde 6 büyümesi yeterli olacaktır. Önceden aynı hedefin tutturulması için büyümenin yüzde 6,2 olması gerekiyordu. Bu da, yetkililere, politika karmasında gevşemeyi sürdürürken daha ölçülü olmaları için imkan sağlayacaktır. Çin GSYH’sinin 2020 yılında yüzde 6,1 büyümesini bekliyoruz ama aşağı yönlü riskler yukarı yönlülerden fazla.  

 

FERAGATNAME

Bu değerlendirmeler, her zaman aşağıdaki feragatnameye tabidir. Bu materyal, bir Allianz şirketi olan Euler Hermes SA tarafından yayınlanmıştır ve sadece bilgilendirme amaçlıdır, tavsiye amaçlı değerlendirilmemelidir. Bu bilginin alıcıları kendi bağımsız değerlendirmelerini yapmalıdır ve sadece bu bilgilere dayanarak harekete geçmemelidir. Bu materyal, bizim onayımız olmaksızın çoğaltılmamalı ve hiçbir belgeye eklenmemelidir. Yasaklanmış̧ olabileceği hiçbir yargı alanında dağıtımına kalkışılmamalıdır. Bu bilginin güvenilirliği bağımsız olarak Euler Hermes tarafından doğrulanmamıştır ve bilginin doğruluğu ile bütünlüğü hakkında Euler Hermes hiçbir şekilde (söyleyerek veya ima yoluyla) temsil veya garantide bulunmamakta, bu bilgiye güvenmek ve onu kullanmak nedeniyle doğabilecek hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemektedir. Aksi belirtilmedikçe, sadece Euler Hermes Finans Departmanı’nın tüm görüş ve tahminleri bu tarihten itibaren hiçbir bildirim olmaksızın değiştirilebilir. Euler Hermes SA, Fransa Mali Pazar Yetkilisi tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiştir. Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) euro-dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu’na sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir. 

BİZİ TAKİP EDİN